For English version


Hırsızın yakalanacağından ve hak ettiği cezayı alacağından emin olsanız bile, kapınızı kilitlemeden gönül rahatlığıyla uykuya dalar mıydınız? Evinizin taşrada değil, komşularınızı bile tanımadığınız büyükşehirde olduğunu da düşünün..

Evet diyenler için örneği biraz daha sertleştireceğim. Ceza alacağından emin olsanız bile birisinin canınıza kastetmesine müsaade eder miydiniz? Ölmenize gerek yok yaralı kurtulma garantisi de vereyim.

Buna da hala cevabınız evet ise korumasız motosiklet sürmenize göz yumabilirim. Cevabınız hayır ise neden koruması olmayan, kabul edilmiş güvenlik standartlarına uymayan kıyafetler seçtiğinizi anlayamıyorum. Gerçekten anlayamıyorum. Kıyafet konusu önemli ama diğer bahsedeceklerimin yanında basit kaçıyor.

Bundan 3-4 sene öncesine kadar araç kapılarının beklenmedik anlarda açılarak motosiklet sürücülerinin canını aldığı haberlerini defalarca duyduk. Son zamanlarda kendimizi öldürebileceğimiz başka bir yöntemi de televizyonlarda haber olarak defalarca görür olduk: Ana yolda ilerlerken “bir anda” en sol şeritten en sağdaki çıkışa manevra yapan araç sürücüleri.. Eğer sağdaki şeritlerde bir motosiklet sürücüsü varsa ölümlü kazaya karışması saniyeler sürüyor..

Peki bu kazalar önlenebilir mi? Motosiklet sürücüsü olarak evimizin kapısını kilitleme vaktimiz gelmedi mi? Neden hırsızın yakalanacağına bu kadar güvenip tedbiri elden bırakıyoruz? Problemin üzerinde düşünüp çözüm önerileri üzerinde kafa yorsak çözüme dair bir adım atabilecekken neden savunmaya geçip hırsızı hep suçluyoruz? Öldükten sonra haklı olmanın bir anlamı var mı?

Motosikletimizin akan trafikte doğru konumu ne olmalı? Cevap “Mavi Kitapta“: Güvenli, tutuş olan ve bize sürüş planında kullanacağımız maksimum bilgi toplamak için maksimum görüşü sağlayan konum bizim doğru konumumuzdur.

Özetle:

  • Güvenli mi?
  • Tutuş var mı?
  • İlk ikisinden feragat etmeden bana neresi maksimum görüş ve görünebilirlik sağlar.

Yukarıda bahsedilen kapı açılması ya da anayol çıkışında kültürsüz bir sürücünün sürdüğü araç yüzünden ölümle burun buruna gelmek ilk kritere takılıyor zaten. Çok açık değil mi?

O kapının açılma ihtimali varsa orası GÜVENLİ DEĞİL. Neden en az bir kapı mesafesi bırakmadan motosikletini konumlandırıyorsun? Anayol bağlantı yollarında eğer düz devam edeceksek sağ şeritleri tercih etmek GÜVENLİ DEĞİL. Neden ölebileceğin ihtimalini göz ardı ederek seni biçebilecek bir aracı orada bekliyorsun?

Bu çokça yaşanan iki örnekte dersimizi aldık diyelim peki başka olası tehlikeler, bizi öldürecek riskler nelerdir? Orada da bizi maymundan ayıran yetilerimiz devreye giriyor. Kullanmasını bilmek bize kalmış. Motosiklet sürerken olası tehlikeler neler olabilir? Beklediğimiz ya da öngöremediğimiz tehlikeler nelerdir? Hangi tehlike bana en çok riski oluşturuyor: ilerdeki viraj mı yoksa bana doğru gelen şeridime taşmış araç mı? Bunları görmek, planlamak ve riskleri bertaraf edecek konum, hız ve vitesi tercih ederek sürmek gerek. “Bilinçsiz yeterli” yani ezbere sürüş dahi tehlikeli. Bilincimiz açık, düşünerek, anda, akışta olarak sürüşümüzü yapmalıyız.

Paolo Volpara, kendisinin hayata geçirdiği ve 20 seneyi aşkın bir süredir OMM’nin “Sürmek bir düşünce biçimidir – Riding is a way of thinking” mottosunu yeni şekliyle kullanmaya başladı: “Düşünmek, sürmenin yoludur – Thinking is THE way of Riding”. Ve düşünmek “Neden?” sorularını kendimize sormakla başlar.. Üzerinde biraz kafa yormak gerek..

Motosiklet eğitmenlerinin de sadece reçete bilgi vermek yerine sürücüleri düşündürmeye yönlendirici müfredatlar üretmesi gerekli diye düşünüyorum. Yoksa neden motosiklet eğitmeni olmak isteyesin ki? Geldiğimiz noktada hırsızın hiç mi suçu yok?

One thought on “Hırsızın Hiç mi Suçu Yok?”

Comments are closed.